Ana Sayfa

 
 

Edebiyat

 
 

Öyküler

 
 

Makaleler

 
 

Şiirler

 
 

Tiyatro

 
 

Hakkımızda

 
 

İletişim

 
     
  Hidayet Karakuş
Nazan Duman
Kübra DurmuşGülçin Can
Hüseyin Durmuş
Emrah Buran
 
 

 
   
     
 

YAZILARINIZI
BEKLİYORUZ





kafiyenet okurlarının siteye katkılarını bekliyoruz.
Yazılarınızı iletin, yayınlansın.
Şimdiden katkılarınız için teşekkür ederiz.

İletişim adresi olarak
yazi@kafiye.net
adresini kullanabilirsiniz.

 
     
  Yunus Emre
Pir Sultan Abdal
Köroğlu
Erzurumlu Emrah
Dadaloğlu
Aşık Veysel
 
  
  NAZAN DUMAN                                             Tüm Yazıları  
 

  
            MY BEST WISH
          To become European country... Everyone uses these words nowadays. We are talking about to become European country but do we have enough knowledge about Europe? What do we know about history of Europe? Do we know that its name comes from king Agenor’s daughter’s name, Evropa in Grek mythology? Or do we know that Europe was civilised by itd neighbours which were very old and more developed than Europe? Or do we know that compass, paper,gun powder and wind mill were taken from middle Asia? If you know all these facts, its means you have accepted that Europe isn’t perfect. But if you don’t know all these things, it means you admire Europe without knowing much about it.

            We know, gun powder and compass came to Europe from Asia but we musn’t do Eurpoe injustice. It wasn’t easy to learn and bring them to their country. And it wasn’t easy to improve them especially during war.

            After 15th century Renaissance brought Europe a lot of new ideas and ways of living and it began to become a modern society. Renaissance which caused big developments in science and medicine was followed by Reformation, aroused in Germany. So, new denominations appeared and science is more important than religion. I think this is why science is more important than religion in all developed countries.

            Although Europe is a part of the main contient Eurasia, it is very different from Asia. There is list of differences beginning with culture, education and religion. Turkey id like a bridge between Asia, where traditions are important and Europe, where science is important. If people try hard, Turkey can be a bridge of culture between those continents. While Europe is bringing civilisation to Asia’s countries, it can enrich the culture in Europe. We all know that the best way of protection against AIDS is having one partner and not using narcotics. This idea was fist proposed by the countries in Southwest Asia. If Eurpope had been warned by the Muslim countries in Southwest Asia, all the countries in the world would have learned this fact and there wouldn’t be so many people suffred from AIDS.

            We know that European countries are more developed than most of countries in the world. I am Turkish but I can’t deny that we should learn something from Europe. But we can give some thing to Europe as we can take from it.

            In Turkey, friendships and love are stronger. We don’t need psychologists to tell our problems. Because we have friends who we can cry on their shoulders, tell our problems and share our sadness and happiness. We trust them and they trust us.

            After Reform the catholic chucrh stopped putting pressure on scientists and artists and that was the beginning of a new age in science and art. Developments in the society was very rapid and today’s civilised Europe appeared. European people began to treas religion in a diffrent way but it didn’t mean that they lost their religion. Even today, most of them have a strong beliefs in God and performing their religious duties is a part of their lives.

            Nineteen centuries have passed since Christ was born and we are about to finish 20th soon. Now, there are lot of cultures in the world. In 21st century, I don’t  want a world with different cultures. One day if someone asks me  “What kind of world would you like in 21st century?”, I would say him “I would like a world where everyone lives happily in peace and there are no differences between people and everbody has the same rights”. Because it is MY BEST WISH for our wonderful world.

                                                            

                                                                             İzmir/1997
                                                                           Nazan DUMAN

 

 


 

    EN BÜYÜK DİLEĞİM

           Avrupalılaşmak... Herkesin dilinde bu kelime var bugünlerde. Avrupalılaşmaktan söz ediyoruz ama Avrupa hakkında yeterli bilgimiz var mı tartışılır. Avrupa’nın tarihi hakkında ne biliyoruz?  Avrupa'nın adının Yunan Mitolojisinde Kral agenor2un kızı Evropa’nın adından geldiğini biliyor muyuz? Veya uygarlıkla eşanlamlı olduğunu düşündüğümüz Avrupa uygarlığının kökenlerinde Avrupa’ya komşu olan çok eski ve gelişmiş uygarlıkların yattığını biliyor muyuz? Pusula, barut, kağıt, yel değirmeni gibi buluşların Avrupa’ya orta Asya’dan geldiğini biliyor muyuz? Bilenler Avrupa olduğu gibi kabul etmiş demektir. Ama bilmeyenlerin Avrupa hakkında görüşü körü körüne bir hayranlıktan öteye gidemez.

            Barutun, kağıdın Avrupa’ya orta Asya’dan geldiğini biliyoruz ama Avrupa’nın da yememek lazım. Savaş sırasında bunları öğrenip ülkelerine götürmek ve daha sonra bunları geliştirmek her toplumun yapabileceği bir iş değil.

            Bugünün çağdaş Avrupa’sı aslında 15. yüzyıldan sonra çağdaşlaşmaya başladı. İtalya’da edebiyat ve güzel sanatlardaki yeniliklerle, yani Rönesans’la.Skolastik düşünceyi yıkan, tıpta, bilimde büyük gelişmeler yapan, laik düşünceyi ortaya çıkaran Rönesans’ı ilk Almanya’da başlayan Reform izledi. Böylece yeni mezhepler ortaya çıktı ve ilim dinin önüne geçti. Sanırım dünyanın en gelişmiş ülkelerinde ilimin ibadetten üstün olmasının nedeni bu.

             Avrupa, Avrasya anakarasının bir yarım adası olmasına rağmen Asya’dan çok farklı. Elimizde kültür, insana saygı ve din ile başlayan ve daha da uzatabileceğimiz bir farklılık listesi var. Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan Türkiye ise ilime önem veren Avrupa ile geleneklere önem veren Asya arasında bir köprü gibi. Aslında biraz çaba gösterilse Türkiye bu farklı kültürler arasında gerçekten bir köprü olabilir. Avrupa Asya’nın gelişmeleri takip edememiş ülkelerine medeniyet götürürken, Asya’da Avrupa’ya içinde barındırdığı değişik kültürleri sunabilir. Çağımızın vebası AIDS   

ten korunmanın en iyi yolunun uyuşturucudan durmak ve tek eşli olmak olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu çareyi ilk öneren Güneybatı Asya, Yani Müslüman kültürü eğer bunu AIDS’in ilk keşfedildiği yıllarda Avrupa’ya bildirseydi ve Avrupa aracılığı ile dünyaya duyurulsaydı, dünyada bu kadar çok AIDS’li bulunmazdı belki de.

            Avrupa ülkelerinin dünyanın birçok ülkesinden daha gelişmiş olduğunu biliyoruz. Ben bir Türk olarak Avrupa’dan öğrenmemiz gereken şeyler olduğunu inkar edemem. Ama Avrupa’dan alabileceğimiz şeyler olduğu gibi Avrupa’ya verebileceğimiz şeyler de var.

           Türkiye’de arkadaşlık bağları daha güçlü,sevgi daha güçlü. Dertlerimizi anlatmak için psikologlara ihtiyacımız yok. Çünkü omuzlarında ağlayabileceğimiz, sorunlarımızı anlatabileceğimiz, sevinçlerimizi olduğu kadar en büyük acılarımızı da bizimle paylaşmaya hazır arkadaşlarımız var. Biz onlara güveniriz, onlar da bize...

            Sanırım günümüzde en çok üzerinde durulan sorulardan biri “ Uygarlık mı, din mi?” sorusu. Kimi “ Dinin önemi yoktur”  derken, bir başkası “ Din daha önemlidir” diyor. Denge noktasını bulmak ise gerçekten zor. Dinler hakkında fazla yok ama kutsal kitabımız “ Dinde zorlama yoktur” der. Yani isteyen istediği gibi davranır ve başkasının ona karışmaya hakkı yoktur. Bence devlet yönetimi dinden ayrı yapılmalı. Çünkü insanlar dini görevlerini zorunluluk altında kalmadan, başkalarına duyurmadan yapabilirler ama din devlet işine karışırsa, dini emirlere uymak zorunluluk haline gelir ve bu da “dinde zorlama yoktur” ilkesiyle çatışır. Ayrıca zorla yapılan işten kim hayır görmüş ki?

            İsa doğduğundan beri on dokuz yüzyılı geride bıraktık ve yirminciyi de bitirmek üzereyiz. Dünya üzerinde birçok kültür var. Gelişmişiyle, geri kalmışıyla 2000’e yani 21. yüzyıla üç farklı kül-türlerden oluşmuş bir dünya istemiyorum. Eğer bir gün bana “21. yüzyılda nasıl bir dünya isterdin?” diyen olursa, ona “Herkesin barış içinde, mutlu ve huzurlu olduğu, kültür farklarından dolayı oluşan ayrılıkların ortadan kalktığı ve herkesin eşit haklara sahip olarak yaşadığı bir dünya isterim” derim. Çünkü bu benim dünyamız için en büyük dileğimdir.

                                                                                            İzmir/1997

                                                                                        Nazan DUMAN   
           

           

 
     
     
     
   
 

    

 
     
   
     
     
 

 
   Günlük Özgürlük  
 

 
     
  Dr Tuncay Filiz
Milli Eğitim Baka.Çanakkale
Kültür ve Turizm
İzmir Belediyesi
Konak Belediyesi